Tanrı’nın var olup – olmadığının
bilinemeyeceğini savunan görüş Agnostisizm’dir
(Bilinemezcilik). Örneğin sofist düşünürlerden
Protagoras “Tanrılar üzerine bilgi edinmekte
çaresizim; ne var oldukları ne de olmadıkları, ne de
ne şekilde oldukları üzerine …” Agnostisizm adını ilk
kullanan Thomas Huxley’e göre duyularımızla
kavrayamadığımız şeyler konusunda kesin bir şey
söyleyemeyiz. Tanrı da duyularla kavranamadığı için
var olup-olmadığını söyleyemeyiz.
Ahlak kuralları :
Toplum tarafından oluşturulan iyi –
kötü kavramlarından; iyinin yapılması, kötünün
yapılmamasını emreden davranış kurallarına ahlak
kuralları denir.
Aile :
Aralarında gerçek ya da varsayımlı kanbağı
bulunan, karşılıklı hak ve ödevleri üstlenen insanların
oluşturduğu toplumun en küçük birimine aile denir.
Akıl Yürütme :
Kişiler, geçmiş yaşantıları, gözlemleri
ve öğrenmeleri sonucunda oluşturdukları somut ve
soyut tasarımlar arasında mantık ilkelerine uygun
bağlantılar kurarak yeni yargılara varırlar. Buna akıl
yürütme denir.
Alt Eşik :
Duyu organlarının bir uyarıcıyı belli belirsiz
almaya başladığı en düşük şiddettir.
Algı:
Nesne ya da olayların beyinde işlenerek,
anlamlı bütünler olarak kavranmasına algı denir.
Algıda Değişmezlik :
Nesne ya da olayların farklı
ortamlarda hep aynıymış gibi algılanmasına algıda
değişmezlik denir.
Algıda Örgütleme (Organizasyon) :
Duyumları
oluşturan nesne ya da olayların, zihin tarafından bir
düzene konulup biçimlendirilmesine algıda
örgütleme denir.
Algıda Seçicilik:
Organizmanın, çevresinde bulunan
çok sayıda uyarıcı nesne, ya da olaydan, bir ya da
bir kaçına dikkatini yöneltmesine algıda seçicilik
denir.
Anaerkil (Matriyarkal) Aile :
İlkel toplumlarda görülen
anaerkil ailede, ailenin sorumluluğu birinci derecede
kadının üzerindedir. Doğal işbölümü nedeniyle
kadınlar toplayıcılık, erkekler avcılık işini üstlendiler.
Doğurgan olan ve çocuklara doğal yapısı gereği
daha yakın bulunmak zorunda olan kadın, ailenin
yaşamını sürdürmesinde daha önemli idi. Sonuç
olarak ailenin beslenme, barınma, soğuktan,
sıcaktan korunma görevi kadının sorumluluğundaydı.
Klanlarda görülen bu aile biçiminde akrabalık bağı
kandaşlığa değil, totemdaşlığa dayalıdır. Erkek ve
kadın aynı klanda yaşamadıklarından ve çocuklar
annenin klanında yaşadığından yalnızca ana
akrabalığı vardı.
Analitik felsefe:
Felsefeye bilimlerin dilini analiz
etmek işlevi yükler. Böylece felsefe, düşünsel bir
etkinlik alanı olmaktan çıkarılır, yalnızca dil analizleri
yapan bir alan haline getirilir. Felsefe, bilimlerin dilini
çözümleyecek, onların kavram yapılarını
araştıracaktır. Bunu yaparken de sembolik mantığı
kullanacaktır. Neo pozitivizm (yeni pozitivizm) ya da
mantıkçı empirizm adıyla da anılan analitik felsefe,
felsefeyi modern (sembolik) mantık alanı olarak
görür.
Anarşizm :
Toplumsal yaşamı düzenleyen tüm
kurum ve kuralları reddeden anarşizm, doğal olarak
ahlak kurallarının egemenliğini de reddeder. Bireysel
iradenin her şeyin üstünde olduğunu savunan
anarşizmin kurucusu Proudhon ve diğer temsilcileri
Bakunin, Kropotkin ve Stirner, ahlak yasalarının
diğer yasalar gibi insanları kolay yönetmek için
uydurulduğunu savunurlar.
Anayasa :
Devletin temel yapısını, biçimini,
örgütünü, bu örgütün işleyiş kurallarını, milli
egemenliğin nasıl kullanılacağını kişilerin hak ve
özgürlüklerini belirleyen en temel kanundur.
Anayasa Mahkemesi :
Parlamentonun yaptığı
yasaların anayasaya uygun olup olmadığını denetler.
Anayasalar yasalardan üstündür ve yasalar
anayasaya uygun olmak zorundadır. Çünkü
anayasalar halk oyuyla kabul edilir ve halkın
doğrudan yaptığı anayasalar, temsilcilerinin yaptığı
yasalardan üstün sayılır.
Anket :
Önceden hazırlanmış soruların yazılı olarak
üzerinde inceleme yapılan insanlara doğrudan
yöneltilmesi ve sonuçlarının değerlendirilmesidir.
Anksiyete Nevrozu:
Kaygı düzeyinin yükselmesi
sonucu bedensel gerginliğin ve ruhsal tedirginliğin
artmasıyla yaşanan panik durumudur. Bu durum,
hasta tarafından ölüm korkusu, sıkıntı, sıkışma
olarak anlatılır.
Anoloji :
İki benzer olay arasında karşılaştırma
yaparak sonuca ulaşmaktır. Arjantin’de enflasyon
oranı yüksek olduğundan toplumsal muhalefet
fazladır. Yunanistan’da da enflasyon oranı yüksektir.
O halde, Yunanistan’da da toplumsal muhalefet
fazladır.
Anoloji(Andırma):
İki olaydaki benzerliklerden
yararlanarak, birinde var olan özelliği diğerinde de
var saymaktır. Örnek : “Güney Afrika
Cumhuriyeti’nde altın madeni çıkar ve Güney Afrika
Cumhuriyeti zengin bir ülkedir.” “Türkiye’de altın
madeni çıkar.” “O halde Türkiye de zengindir.”
Anoloji, zihnin özelden özele sonuç çıkarmasıdır ve
doğruluk değeri olasılıklıdır.
Anormal davranış:
Belirli doğal ve toplumsal
ortamlarda dıştan ve içten gelen belirli şiddet ve
süredeki uyaranlara, insanın alışagelenin dışında
hatalı, kurala uymayan, uygunsuz cevap vermesi
tepki göstermesidir.
Antropoloji(insanbilim):
Evrim sürecinde, insanın
değişen biyolojik yapısını, bedensel özelliklerini,
ırklara ayrılıp ayrılmayacağını, ilkel toplulukları ve
bunların kültürlerini inceleyen bir bilimdir.
Aralıklı ya da Toplu Öğrenme :
Öğrenme sürecini
zaman içine yayarak, kısa çalışma süreleriyle
yapmaya aralıklı öğrenme denir. Bunun tersi olarak,
öğrenme sürecini uzun çalışma süresi içinde ara
vermeden yapmaya toplu öğrenme denir.
Ara mal :
Üretim mallarının tüketim malı haline
dönüştürülürken aldığı yeni biçim ara maldır.
Örneğin, un, buğdaydan ekmek elde etme
sürecinde ara maldır. Ara mallar da üretim malı
sayılır.
Arz (Sunu) :
Piyasaya sunulan mal miktarıdır.
Aşırı Uyarılma :
Organizmanın alıştığı düzeyin
üzerinde uyarıcı ile karşılaşması sonucu fizyolojik ve
psikolojik anlamda çevreye uyum gücünün
azalmasıdır.
Ataerkil (Patriyarkal) Aile :
Toplumda tarımsal
üretimin kökleşmesi ve ticari yaşamın
yaygınlaşması sonucu ekonomik gücü, devletin
doğuşu ve köleciliğin yaygınlaşması ile siyasi gücü
eline geçiren erkek, aile içinde de mutlak güç
olmaya başladı ve ataerkil aile doğdu. Ataerkil ailede
söz ve miras hakkı erkeklerin elindedir. Erkek
ekonomik gücü elveriyorsa birden çok kadınla
evlenir. Bu aile biçimi ağırlıklı olarak İlk Çağ köleci
toplumlarında görülür.
Ateizm :
Tanrı’nın varlığını reddeden görüş
ateizmdir. (Tanrı tanımazlık). Ateizm tanrı’nın
varlığını reddederek evreni, evrene dayanarak
açıklamaya çalışır. Bu nedenle ateizmi savunan
düşünürler genelde materyalisttir.
Ayet :
Kur’an-ı Kerim’de sureleri meydana getiren
uzun veya kısa vahiy ifadelerine ayet adı verilir.
Azlık :
Mal ya da hizmetin ihtiyaca göre doğada az
bulunması ya da az üretilmesi değeri yükseltir.
Örneğin, altın, elmas, uranyum az bulunduğu için
değerlidir.
B
Bellek (Hafıza):
Yaşam boyunca öğrenilen bilgilerin,
davranış kalıplarının, deneyimlerin, anıların depolanıp
saklanması ve hatırlanmasıdır
Bencillik(Egoizm):
İnsan eylemlerinin kökeninde
“ben sevgisi” vardır. Ahlak ise insanın kendini
koruma güdüsünün dışa vurulmasından başka bir
şey değildir. Bu görüşü savunan Thomas Hobbes’a
göre, insanda, hayvanlarda olduğu gibi “kendini
sevme” ve ”kendini koruma” içgüdüleri vardır.
Dolayısı ile insan doğası gereği “bencil” dir. Bencil
olan insan her şeyden önce kendi “çıkar” ını
düşüneceğinden evrensel bir ahlak yasası yoktur.
Benlik :
İnsanın, kendi kişiliğine ilişkin kanıları,
kendini tanıma ve değerlendirme biçimidir. Kişiliğin
iki yönü vardır. Birinci yönü, dışa yansıyan, daha çok
başkaları tarafından değerlendirilen ve davranışlarına
yansıması ile de ölçülebilen yandır. İnsanın bu yönü
nesneldir. Kişiliğin ikinci yönü ise dışarıya pek
yansımayan yani bireyin kendini tanımladığı
biçimidir. İşte kişiliğin, bu öznel yönü benliktir ve
benlik ölçülerek değil, yorumlanarak anlaşılabilir.
Berdel :
Farklı akraba gruplarından insanların
karşılıklı olarak birbirlerinden kız alıp vermek üzere
anlaşarak evlenmeleridir. Bir gruptan bir erkek,
başka bir gruptan bir kadınla evlenirken, karşı
gruptan bir erkekle o gruptan bir kadını alır. Bu evlilik
biçimine ise başlık parasından kurtulmak için
başvurulur.
Bilgi Kuramı(teorisi):
Sübje (bilen) ile obje (bilinen)
arasındaki ilişkiyi inceleyen bilgi felsefesi alanına
bilgi kuramı denir. Sübjenin, objeyi incelerken
ulaşacağı sonuçlar felsefe açısından tartışmalıdır.
Bilginin kaynağı :
“İnsan bilgiye hangi araçlarla
ulaşır?” sorusuna yanıt arar. Bu soruya verilen
yanıtlar farklı felsefi sistemlerin doğmasına yol açar.
Bilginin kaynağı akıldır, çünkü duyu organlarının
bilgisi zorunlu ve kesin değildir diyen rasyonalizme
karşı empirizm, bilginin kaynağı deneydir, doğru ve
kesin bilgiye duyu organları aracılığı ile yapılan deney
ve gözlem ulaştırır görüşünü savunur. Entüisyonizm
(sezicilik) ise bilginin kaynağının sezgi olduğunu ileri
sürer.
Bilimsel Bilgi :
Özne (sübje) ile nesne (obje)
arasındaki ilişkinin sınırlı bir konuda ve belli bir
yöntemle her zaman geçerli sonuçlara ulaşmak için
amaçlı ve sistemli olarak kurulması sonucu bilimsel
bilgi elde edilir.
Bilinç :
Belirli bir zaman sınırı içinde insanın
kendisinden ve çevresinden haberdar olması haline
bilinç denir. Bilinç olmadan algılama dikkat,
düşünme, hatırlama vb. zihinsel işlevlerden söz
edilemez.
Boşanma :
Evlilik sonucu oluşan ailede karşı
cinslerin, toplumca veya hukukça evlilik bağlarının
sona erdirip ayrılmalarına boşanma denir.
Bürokrasi:
Yasaların uygulamalarını üstlenen
memurların idari işleyişidir.
C
Cins :
Cins, “altında türlerin sıralandığı şeydir” diye
tanımlanabildiği gibi, “gerçekleri farklı olan şeylere,
bunlar denir diye sorulduğunda verilen yanıttır”
biçiminde de tanımlanabilir. Örneğin, “domates,
biber, patlıcan nedir?” diye sorulduğunda, “sebze”
yanıtı cinsi gösterir. İçlem açısından bakıldığında
“cins, özellikler yığınıdır.”
Ç
Çatışma :
Aynı anda ulaşılması imkansız iki
güdüden bir tanesini seçememenin verdiği
kararsızlık halidir. İki güdü çatıştığında birinin
doyumu diğerinin engellenmesine yol açar. Bu
nedenle çatışma engellenmeye neden olan bir etken
olarak da görülebilir.
Çekirdek Modern)Aile:
Sanayi toplumları ile birlikte
üretimde iş gücüne talep duyulması kadını aile
içinde çalışan birey olmanın dışında, dışarıda da
çalışıp para kazanan birey durumuna getirir. Öte
yandan felsefede etkinleşen kişi hak ve özgürlükleri,
devlette demokratikleşme, dinde laikleşme kadını
etkiler ve onları da erkekle eşit bir birey olma
mücadelesine zorlar. Böylece anne-baba ve
evlenmemiş çocuklardan oluşan, kadınla erkeğin
hukuksal eşitliğine dayanan çekirdek aile yerini alır.
Çevre :
Canlı davranışlarını etkileyen ve kalıtımsal
olmayan bütün etkenleri, uyarıcıları (uyaranları)
içerir.
Çıkarım :
Verilen önermelerden zihnin sonuç
çıkarmasına çıkarım denir. Çıkarımda verilen
önermelere öncül, öncüllerden zihnin zorunlu olarak
çıkardığı önermeye ise sonuç önermesi denir.
D
Danıştay :
Hükümetle yurttaş arasındaki sorunları
inceleyen Bölge İdare Mahkemeleri’ni denetler.
Hükümetin gücünü kötüye kullanmasını ve yurttaşına
haksızlık yapmasını önler.
Deflasyon :
Ulusal paranın değerinin yükselmesi
sonucu mal ve hizmetlerin fiyatlarının düşmesidir.
Deflasyon üretimin tüketimden, dış satımın dış
alımdan çok olması durumunda görülür.
Değer :
İnsanların bir mala ya da hizmete
yükledikleri öneme değer denir.
Deizm :
Tanrı’nın evreni kendi yasalarına göre
işleyen bir düzen olarak yarattığını savunur. Ancak
yaratan ve düzeni kuran Tanrı’nın, evreni kendi
başına bıraktığını kabul eder. Bu yüzden deizm,
dinsel dogma ve ilkelerin varlığını kabul etmez.
Deizm’e göre Tanrı’nın vahiy, mucize gibi kanıtlara
gereksinimi yoktur.
Demokrasi:
Halkın doğrudan ya da seçtiği
temsilcileri aracılığı ile kendini yönettiği yönetim
biçimine demokrasi denir.
Demokratik Devlet:
Yasama, yürütme, yargı
güçlerini kullanan kurumların temsilcileri yetkilerini
halktan alırlar ve seçimle belirlenirler. Ayrıca bu
güçler birbirlerinden bağımsız organlar tarafından
kullanılır.
Deney :
Varsayımı kanıtlamak üzere sonucu
etkileyen değişkenlerle sonuç arasındaki ilişkiyi
saptamak üzere pratik uygulamalar yapmaktır.
Deneysel Psikoloji:
Deneysel psikoloji bir davranışı
etkileyen çevre koşullarını ve uyarıcıları tanımlayıp
ölçerek hangi davranışı, nasıl ve ne derecede
etkilediğini bulmayı amaçlar. Bunu yaparken
hayvanlar üzerinde laboratuar deneyleri yapar,
bunları insan davranışları ile karşılaştırır.
Deneysel Yöntem :
İncelenen olayla ilgili neden
sonuç ilişkilerini saptamak üzere araştırmacının
uygun laboratuar koşullarında hazırladığı ve
incelediği kişi ya da nesneyi yönlendirebildiği
yöntem, deneysel yöntemdir. Deneysel yöntem
sırasında incelenen insana denek, hayvana kobay
adı verilir.
Determinizm :
İnsanın, “ahlaki eylemleri ile ilgili
kararları, içten ve dıştan belirlenen koşulların
etkisiyle oluşur” görüşüne dayanarak ahlaki
eylemlerinde özgür olmadığını savunan filozoflar
vardır. Bunlar ahlak felsefesi alanında deterministtir .
Devalüasyon:
Bir devletin ulusal parasının yabancı
paralar ve altın karşısında değerinin düşürülmesidir.
Yüksek enflasyon yaşayan devletlerin dış borçlarının
artması sonucu, ulusal paranın değeri resmi olarak
düşürülür. Bu değer düşürme işleminde IMF, Dünya
Bankası gibi uluslar arası finans kuruluşlarının
zorlamasının etkisi büyüktür.
Devlet:
Sınırları belirli bir toprak parçası ile bu
topraklarda yaşayan insanlar üzerinde egemenlik
hakkı kullanan siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik
örgütlenmelere devlet denir.
Dil:
Duygu ve düşünceleri yapay işaretlerle
anlatmaya yarayan bir dizgedir (sistemdir).
Dini kurallar:
Allah (c.c.) tarafından insanların dünya
ve ahirette kurtuluşa ermeleri, mutlu ve huzurlu
olmaları için gönderilmiş ilahi kanun ve kurallardır.
Dinsel Bilgi:
Özne (sübje) ile nesne (obje)
arasındaki ilişkinin inanç, Tanrı, kutsal kitap ve din
çerçevesinde kurulduğu bilgi, dinsel bilgidir.
Doğal Gözlem:
İncelenen olayların kendi doğal
ortamında, müdahalede bulunulmaksızın
gözlemlenmesidir.
Doğruluk(Hakikat):
Bilginin bilgi konusu ile tam
uygunluk içinde bulunmasıdır. Bir bilginin doğruluğu,
onun kanıtlanabilmesi ile mümkündür. Çünkü
doğruluk düşünce ile nesne (obje) nin uygunluğudur.
Duyarsızlaşma :
Duygusal yaşamda tekrar tekrar
karşılaşılan uyarıcıyı organizmanın belli bir süre
sonra kanıksamamasıdır. Örneğin: Annesi
tarafından sık sık azarlanan bir çocuk, bir süre sonra
annesinin azarlamasına karşı duyarsızlaşabilir.
Duyum :
Organizmanın iç ve dış çevreden gelen
uyarıcıları duyu organı aracılığı ile alıp sinirsel enerji
haline dönüştürmesi sürecine duyum denir.
Duyumun Eşiği :
Duyu organlarının bir uyarıcıyı
almaya başladığı sınırdır.
Duyusal Uyum :
Duyu organlarının çevredeki
uyarıcılara alışkanlık göstererek, onlara tepki
vermemesidir.
Düalizm(ikicilik):
Materyalizmle idealizm arasında
bir uzlaşma çabasıdır. Descartes’a göre varlık
madde ve ruh olmak üzere iki cevherden oluşur.
Ruhun işlevi düşünmek, maddenin işlevi uzayda yer
kaplamaktır. Evrendeki nesne dünyasındaki varlıklar
salt madde, Tanrı ise salt ruhtur. İnsanda madde ve
ruh bir aradadır.
Dürtü :
Organizmadaki eksikliği gidermek için doğan
güçtür.
Düşünme :
Olay ve nesneler yerine onların
simgelerini (işaretlerini) kullanarak yapılan zihinsel
bir işlem ve sorunlara çözüm arama yoludur.
Düşünme yeteneği en fazla olan canlı insandır.
Fare, maymun gibi üst düzey canlılarda da
düşünme yeteneği vardır. Fareler eski
deneyimlerinden yararlanarak karşılaştıkları
problemleri çözebilirler.
E
Eğitim :
İnsanın toplum yaşamına uyum
sağlayabilmesi ve yeteneklerinin geliştirilmesi için
uygulanan yöntemlere eğitim denir.
Eğitim Psikolojisi :
Psikolojinin bulgularının eğitim ve
öğretime uygulanarak kolaylıklar ve ilerlemeler
sağlanması eğitim psikolojisinin konusuna girer.
Ekonomi :
İnsanların ihtiyaç duyduğu mal ve
hizmetlerin nasıl üretildiğini, bölüşüldüğünü ve
tüketildiğini inceleyen bir bilimdir.
Ekzogami(dışarıdan evlilik) :
Seçilen eşin akraba
grubu dışından olması durumudur.
Embesil(Budala):
Yaklaşık 20 – 49 zeka bölümüne
sahiptirler. Belirli oranlarda da olsa gereksinimlerini
karşılayabilirler. Yeme, içme, giyinme, soyunma gibi
becerileri kazanabilirler. İleriki yaşlarda da 5 – 6
grubundaki çocukların davranışlarını gösterirler.
Emek :
Doğal kaynakları işleyen, biçimini ve yerini
değiştiren, adedini çoğaltan kas gücü yani iş
gücüdür. Bir mal ya da hizmetin üretiminde verilen
emek değerin belirlenmesinde etkili olur. Örneğin el
dokuması halı çok emek verilerek üretildiği için
fabrikasyon halıdan daha değerlidir.
Empirizm(Deneycilik):
Doğru bilgiye duyu verileri
ve deneyle ulaşılabileceğini savunan akımdır. İnsan
aklında doğuştan bilgi olmadığını ve bilgiye dış
dünyadan gelen deney verileri ile ulaşılabileceğini
ileri sürer. Bilginin kaynağı deneydir. Empirizm
deneye dayanan fiziği temel alır. Empirizmin ilk
örnekleri ilkçağda Epiküros’ta görülür. Ona gör
bütün bilgilerin ilk kaynağı duyudur.
Endogami(içerden evlilik):
Seçilen eşin akraba
grubu içinden olması durumudur.
Endüstri(Sanayi)Psikolojisi:
Üretimde verimi
artırmak amacıyla, insan emeğinin daha üretken
hale getirilmesi endüstri psikolojisinin konusuna
girer.
Enflasyon :
Mal ve hizmetlerin fiyatlarının yükselmesi
sonucu paranın satın alma gücünün düşmesidir.
Enflasyonun nedeni, dış satımın (ihracatın) az, dış
alımın (ithalatın) çok, üretimin az, tüketimin çok
olması yani bütçe açığıdır. Bir devlet ürettiğinden çok
tüketiyorsa, sattığından çok alıyorsa enflasyon
yaşar.
Engellenme:
Elde etmek istediğimiz bir nesneye,
ulaşmak istediğimiz belirli bir amaca varmamız
engellendiğinde ya da bir gereksinmemizin
giderilmesi önlendiğinde, duyduğumuz olumsuz
duyguya engellenme denir.
Entüisyonizm (Sezgicilik):
Kesin ve değişmez
bilgilere sezgi aracılığı ile ulaşılabileceğini savunan
akım enstüisyonizmdir.
F
Farklılaşma Eşiği :
Bir uyarıcıda fark edilebilen, en
küçük şiddet değişmesidir. Yani, aynı türden iki
uyarıcıda şiddet farkının ayırt edildiği ilk noktadır.
Örneğin : İki kırmızı ışığın birbirinden ayıt edilebilmesi
için, dalga boylarında belirli bir miktar fark olmalıdır.
Fayda :
Mal ve hizmetin değerini kullanana sağladığı
fayda belirleyebilir. Örneğin, araba, ev insanların
yaşamlarını kolaylaştırdığı için değerlidir.
Felsefe Açısından Ahlak :
İnsan davranışlarını iyi ya
da kötü olarak nitelendiren yaptırım gücünü ağırlıklı
olarak bireyin vicdanından alan kurallara ahlak denir.
Ahlak felsefesi (etik) ise ahlak alanını yöneten
değerlerin neler olduğunu, özünü ve temellerini
araştıran ahlaki eylemlerin ölçütlerini koyan özel bir
felsefe alanıdır.
Felsefe Bilgisi :
Özne (sübje) nin, evreni, insanı,
evrende insanın yeri ve kaderini salt düşünce
temelinde sistemli olarak açıklama ve yorumlama
çabasına felsefi bilgi denir.
Fenomenoloji (Görüngübilim) :
Fenomenoloji,
pozitivizmin duyusal verileri yani olguları ön plana
çıkaran anlayışına karşı “genel objeler” in ruhsal
(tinsel) olarak kavranabileceği anlayışını ortaya
koyar. Görünenler (fenomenler) içinde bulunan “öz”
doğru bilgidir ve bu “öz” ancak bilinçle kavranır.
Fiyat (Eder) :
Mal ve hizmetlerin birim para insinden
değerine fiyat denir. Mal ve hizmetlerin değeri fiyata
göre belirlenir. Mal ve hizmetlerin fiyatları
piyasalarda oluşur. Piyasalar alıcı ve satıcıların karşı
karşıya geldiği yerlerdir.
Fizik Antropoloji :
İnsanın biyolojik yapısında
meydana gelen değişmeleri, ırkların kökenini inceler.
Fiziksel (nesnel) Engeller :
Bireyin amacına
ulaşmasını engelleyen yağmur, kar, uzaklık, yangın
gibi fiziksel nesne ve olaylara fiziksel (nesnel)
engeller denir.
Fiziksel İllüzyon :
Ortamdaki uyarıcının fiziksel ya da
fizyolojik nedenlerden dolayı her insan tarafından
aynı şekilde yanlış algılanmasıdır.
Fizyolojik Güdüler :
Organizmanın yaşamı
sürdürebilmek için gidermek zorunda olduğu temel
gereksinimlerden kaynaklanan güdülere fizyolojik
güdüler denir.
Fobik Nevroz :
Gerçekte hiçbir tehlike olmadığı halde
mantık dışı duyulan korkulardır. Örneğin,
yükseklikten, kapalı yerlerde kalmaktan,
asansörden, kalabalıktan, karşı cinsten korkmak
fobik nevroz örnekleridir.
G
Geçmiş Yaşam Deneyimleri :
Geçmişte
yaşadığımız olay ya da olaylar, ilgili nesnelerin
bellekte bıraktığı izler, yeni algılamalarımızı etkiler.
(koşullanma-telkin)
Gelenek :
Bir toplumun, yüzyıllar öncesinden kendi
içerisinde doğan, kuşaktan kuşağa geçerek özel bir
bağ oluşturan davranış kurallarıdır. Bunlara örf ve
adetler veya töre de denir.
Gelişim Psikolojisi :
Gelişim psikolojisi, yaşa bağlı
davranış değişikliklerini inceler. Çocukken büyük bir
dikkatle ve keyifle izlenen çizgi filmler büyüyünce ilgi
çekici olmaktan çıkabilir. Gelişim psikolojisi çocuk
psikolojisi ve yetişkin psikolojisi olmak üzere ikiye
ayrılır.
Genelleme :
Birbirine benzeyen varlıkları ortak
özellikleriyle düşünmektir. Örneğin, köpek kavramı
sayesinde her gördüğümüz köpeği tek tek
incelemeden (tüyleri olduğuna, havladığını, et
yediğini, sadık olduğunu) diğer köpeklerle aynı ortak
özelliklere sahip olduğunu biliriz.
Genel Uyarılmışlık Hali ve Kaygı :
Kişinin bilincinin
açık ve tamamen uyanık olmasına, enerjisini
yapacağı işe verebilmesine genel uyarılmış hali
denir. Herhangi bir öğrenmenin yapılabilmesi için
bireyin enerjisini yaptığı iş üzerinde yoğunlaştırması
gerekir. Ekrandaki bu metni okurken, aynı zamanda
gitmeyi düşündüğünüz tiyatroya, kimlerle
gideceğinizi tasarlıyorsanız büyük olasılıkla öğrenme
gerçekleşmeyecektir.
Gerçeklik :
İnsan bilincinden bağımsız olarak var
olanlardır. Gerçeklik varlığın bir özelliği başka bir
deyişle var oluş tarzıdır.
Gereksinim (İhtiyaç) :
Organizmada herhangi bir
eksikliğin hissedilmesidir.
Geriye Ket Vurma :
Yeni öğrenilen bilgilerin önceki
öğrenilenleri unutturmasıdır. Örneğin, matematik
dersinden öğrendiğiniz pratik çözüm yolu uzun
ispatlara dayalı eski bilgilerinizi unutturabilir.
Gestalt Tedavisi :
Gestalt terapisinin amacı,
insanların kendileri ile ilgili bütün yönlerin farkında
olmalarını kolaylaştırarak, kendilerine saygı,
bağımsızlık ile kararlarının ve seçimlerinin
sorumluluğunu üstlenebilmelerini sağlamaktır.
Girişim :
Üretim faaliyetlerini planlayan, düzenleyen
ve örgütleyen beyin gücüdür.
Görgü kuralları :
İnsanların birbirleri ile olan
ilişkilerinde saygıyı, sevgiyi ve hoşgörüyü esas alan
kurallardır.
Görüşme(Mülakat:
İncelenen insanın, duygu,
düşünce, davranış ve tutumlarını saptamak amacı
ile yüz yüze yapılan sözlü söyleşidir. Güvenilir bir
görüşme için görüşmecinin alanında uzman olması,
ortamın ve görüşme süresinin, görüşülen insanı
olumlu ya da olumsuz yönde etkilemeyecek biçimde
düzenlenmesi gereklidir.
Gözlem:
Olayları kendiliğinden oluşan oluşum
biçimleri içinde amaçlı ve sistemli olarak izlemek ve
kaydetmektir. Sosyolojide, toplumsal yaşamla ilgili
olayları oluşum koşulları içinde amaçlı ve sistemli bir
biçimde izlemek ve kaydetmektir.
Güçler Ayrılığı İlkesi:
Demokrasilerde, kişi hak ve
özgürlüklerinin güvence altına alınması amacı ile
yasam, yürütme, yargı güçleri ayrı organlarca
kullanılır. Demokrasilerde yasama gücünü
parlamento, yürütme gücünü hükümet, yargı gücünü
bağımsız mahkemeler kullanır. Bu güçler arasındaki
ilişkilerin sınırları yasalarca belirlenmiş ve özellikle
yasam ve yürütmenin (parlamento ve hükümetin)
yargıya müdahalesi olabildiğince azalmıştır.
Güdü :
Organizmanın, gereksinimini karşılamak
üzere bir davranışı yapmaya istekli duruma
gelmesidir.
Güdülenme :
Hayvan ya da insanda organizmayı
belirli bir amaca yönelik davranışa iten sürecin
tümüne güdülenme denir.
H
Halk :
Devletin üzerinde egemenlik hakkını kullanıp
yönettiği insanlardır.
Halüsinasyon(Sanrı):
Ortamda olmayan uyarıcıların
varmış gibi algılanmasıdır.
Hatırlama :
Kişilerin, nesnelerin, olayların, yaşam
deneyimlerinin, öğrenilen bilgilerin istenildiğinde
bellekte yeniden canlandırılmasıdır. Hatırlama,
belleğin tanımadan daha ileri ve üst düzeydeki bir
işlevidir.
Hayal kırıklığı:
Engellenmişlik duygusunun çok
şiddetli bir şekilde yaşanmasıdır.
Hazırlayıcı Kurulum(Beklenti):
Olmasını ya da
gerçekleşmesini beklediğimiz bir olay algılamayı
etkiler. Birey neye hazırlanıyorsa, neyi bekliyorsa,
onu algılama eğilimindedir. Bu duruma da hazırlayıcı
kurulum denir.
Hedonizm:
İnsanın haz duyduğu şeylerle mutlu
olabileceğini savunur. Haz duyulan şeyler öznel
olduğundan evrensel bir ahlak yasasından söz
edilemez. Bu görüş, ilkçağ düşünürlerinden
Aristippos’a göre, “iyi” nin ve “kötü” nün ölçütü
hazdır. Haz veren şeyler “iyi” , acı veren şeyler ise
“kötü” dür. Epiküros’a göre ise insan acıdan
kaçarak ve hazza yönelerek mutlu olur.
Heyecan:
Sevinç, korku, kızgınlık, üzüntü,
kıskançlık, sevgi gibi nedenlerle ortaya çıkan güçlü
ve geçici duygu dönemine heyecan denir.
Hipnoz:
Sözle, bakışla ya da yardımcı nesneler
kullanarak telkinle oluşturulan yapay uyku halidir.
Hipnoz görünüşte uykuya benzeyen, ancak kişinin,
hipnozu yapanın etki ve telkinlerine açık, çevrenin
etkilerine karşı kapalı olduğu bir durumdur.
Hipokondriyasis :
Hastalık hastalığı. Sağlıkla ilgili
aşırı kaygı ve kuruntu durumu söz konusudur. Birey
duyduğu hastalık belirtilerinin kendisinde de
olduğunu zanneder. Kişi, hastalık hastasıdır.
Histerik nevroz :
Acı veren duygu yüklü bir
düşüncenin baskı sonucunda bedensel işlev
kayıplarına neden olmasıdır. Kişinin hiç bir organik
bozukluğu olmadığı halde, organlarında işlev
kayıpları ortaya çıkabilir. Örneğin, kişinin acı çektiği
bir düşüncesi nedeniyle sağır olması histerik nevroz
örneğidir.
Hizmet:
İnsanların sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını
karşılayan işlere hizmet denir. Hizmetler ikincil
ihtiyaçların karşılanmasına yöneliktir. Hizmet, turizm,
adalet, ulaşım, eğitim, sağlık, sanat, spor gibi
alanlarda insanların ihtiyaçlarını karşılar.
Homeostasis(Dengeleme):
Organizmanın iç
dengesini kendi çabasıyla korumasına homeostasis
denir. Bir başka deyişle, yetersiz ya da aşırı
uyarılma durumlarında organizmanın çevreye uyum
gücünü kendi çabasıyla korumasına homeostasis
denir.
Hukuk:
Bireylerin birbirleriyle ve toplum ile olan
ilişkilerini düzenleyen ve devlet gücünün
desteğindeki yaptırımlarla uyulması zorunlu duruma
getirilen kurallar bütünüdür.
Hukuk Devleti :
İnsan hakları ve kişi hak ve
özgürlüklerine dayanan evrensel hukuk kurallarına
göre yapılan yasaların, yönetim görevini üstlenen kişi
ve organları da bağladığı devlettir. Hukuk devleti
“hukukun üstünlüğü” ilkesine dayanır.
Huy (Mizaç) :
Kişiliğin doğuştan gelen, genelde
fizyolojik kaynaklı ve kolay kolay değişmeyen yanıdır.
Örneğin, içe dönüklük, karamsarlık, sinirlilik,
heyecanlılık, dışa dönüklük gibi kişilik özellikleri huyu
anlatır. “Can çıkar, huy çıkmaz”, “Huylu huyundan
vaz geçmez” gibi atasözleri, huyun ne denli zor
değişebileceğini ifade eder.
Hükümet :
Parlamento tarafından onaylanan ve
yürütme işlevini gören organ hükümettir. Yani
hükümet, devletin kullandığı yasama, yürütme, yargı
yetkilerinden yürütme yetkisini kullanan organdır.
Demokrasilerde hükümet, başbakan ve bakanlar
kurulundan oluşur ve yaptıkları çalışmalar
parlamento tarafından denetlenir.
İ
İbadet :
Tanrı’ya inananların Tanrı’nın buyruklarına
uygun olarak yaptıkları tapınmalardır.
İç Gözlem İçe Bakış):
Bir uyarıcının etkisiyle bireyin
yaşadığı duyguları kendi ağzından anlatmasıdır.
İçgüdü :
Öğrenilmeden yapılan, niçin yapıldığının
bilincinde olunmayan, türün tüm bireylerinde
bulunan kalıtsal davranışlara içgüdü denir.
İdealizm :
Gerçekte var olan düşünce ve ruhtur.
Madde, düşünce ve ruhun ürünüdür.
İdiot(Aptal):
Yaklaşık 0 – 19 zeka bölümüne sahip
insanlardır. Bunlar sürekli bakıma muhtaçtırlar.
Kendi başlarına hiçbir gereksinimlerini
karşılayamazlar. İleri yaşlarda bile yaklaşık 1 – 2 yaş
grubundaki çocukların düzeyinde davranırlar.
İktidar :
Devletin yasama, yürütme ve yargı yetkilerini
kullanan yöneticilerdir.
İleriye Ket Vurma :
Eski öğrenilen bilgilerin yeni
öğrenilenleri unutturmasıdır. Örneğin, arkadaşınızın
eski telefon numarası yeni öğrendiğiniz telefon
numarasını unutturabilir.
İllüzyon(Yanılsama):
Ortamda var olan uyarıcı
kaynağın (nesne ya da olayların) olduğundan farklı
algılanmasıdır.
Düşünülen durum ya da olayın
imgesinin (hayalinin – görüntüsünün) zihinde
canlandırılmasıdır. Örneğin, çalışma odanızı
düzenlemeyi düşündüğünüzde çalışma masanızın,
kitaplığınızın önce nerede daha iyi duracağını
gözünüzün önüne getirir, sonra yerlerini
değiştirirsiniz. Bazı kişiler ise gördükleri durum ve
nesneleri olduğu gibi tüm ayrıntılarıyla zihinlerinde
canlandırabilirler. Buna fotoğrafsı imgeleme denir.
İmgeleme, kavramlardan oluşan önermelerden farklı
olarak somut bir nesneyi zihinde canlandırmaktır.
Yani köpekleri değil “Karabaş” ı zihinde
canlandırmaktır.
İmmoralizm:
Ahlakın dışlandığı bu felsefi anlayışın
en önemli temsilcisi Friedrich Nietzsche’dir.
Nietzsche’ye göre iki tür ahlak anlayışı vardır. Her
şeye boyun eğen, zamanının ahlak anlayışına körü
körüne inanan “sürü insan” ın ahlakı “köle ahlakı” dır.
“Güç iradesi” ni simgeleyen “üst insan”, “köle
ahlakını” yıkıp yerine “efendi ahlakı” nı koymalıdır. “İyi”
ve “kötü” ile uğraşmak yerine “güce” dayanan bir
ahlak anlayışı oluşturulmalıdır.
İndeterminizm:
Bu görüşe göre, insan ahlaki
eylemleri ile ilgili kararları özgürce belirler.
İşleve Takılma :
Nesneleri belli işlevlerinin dışında
kullanmamak. Örneğin, su motoru su pompalamak
için kullanılır. Ancak, Anadolu’nun birçok yerinde su
motorundan traktör kadar hız yapan “tak tak” adlı bir
taşım aracı geliştirilmiştir. Bunu ilk yapan usta, su
motorunun belli işlevine (su pompalama)
takılmadığından yaratıcı düşünmeyi ortaya
koyabilmiştir.
K
Kalite:
Bir malın ihtiyacı gideren mallara göre daha
kullanışlı olmasıdır.
Kapitalist Devlet:
Üretim araçlarının (fabrika, tarla,
maden ocağı, iş atölyesi gibi) mülkiyet hakkının kişi
ya da kişilerin elinde bulunduğu, dolayısı ile üretimde
kişi ya da kişilerin oluşturduğu kurumların öncelikle
etkili olduğu devlet biçimidir.
Karakter:
Kişiliğin, topluma ve toplumsal değer
yargılarına, toplumun da bireye verilmiş olduğu
değere göre ortaya çıkan yanıdır. Özellikle de içinde
yaşanılan toplumun değer yargılarından, eğitim
anlayışından, sosyo-ekonomik özelliklerinden
etkilenerek biçimlenir. Örneğin, dürüstlük, yalancılık,
yardımseverlik, yurtseverlik, zalimlik ağırlıklı olarak
karakter özellikleridir.
Karma Ekonominin Egemen Olduğu Devlet:
Hem
devletin hem de kişilerin üretim araçları üzerinde
mülkiyet hakkının bulunduğu devlettir. Karma
devlette genelde ihtiyacın olduğu yerde devlet, karın
olduğu yerde özel girişim (teşebbüs) üretimde
egemendir.
Kavram :
Herhangi bir tür nesne ya da belli bir tür
olayın ortak özelliklerinin bir ad altında toplanmasıdır.
Kavramlar zihnin soyutlama ve genelleme
yetenekleriyle elde edilir. Nesnelerin ve yaşanmış
olayların izleri önce bireysel ve somuttur.
Kaygı:
Üzüntü, sıkıntı, korku, başarısızlık gibi
heyecan oluşumlarının kaynağı bilinmeden uzun
süreli yaşanmasına kaygı adı verilir.
Kısa Süreli Bellek:
Bilgileri tutma süresi 30
saniyeden daha kısa olan bellektir. Kısa süreli
belleğin depolama kapasitesi 7ħ 2 birim ya da
kümedir. Yani kısa süreli bellekte en fazla 9 birimlik
bilgi tutulabilir. 9 birimden sonra bilgiler bellekte daha
önceden bulunan bir birimi dışarı atar.
Kıyas:
Verilen önermelere dayanarak zihnin sonuç
çıkartma işlemine kıyas denir. Kıyas genelde
tümdengelimin özel bir biçimi olarak kabul edilir.
Örneğin ; Bütün insanlar ölümlüdür. Ali insandır. O
halde Ali ölümlüdür.
Kimlik Bunalımı:
Bireyin özellikle ergenlik
döneminde kendi kimliğini oluşturmak için verdiği
mücadeledir.
Kimlik Kargaşası:
Kimlik bunalımının uzun sürmesi
sonucu gencin düşünce, duygu, davranış ve
tutumlarında kendine özgü bir yol çizememesidir.
Ne olacağını, kim olduğunu, nelere inanması
gerektiğini belirlemeyen genç kimlik kargaşası
yaşar.
Kişiden kaynaklanan engeller:
Bu engelleme
türünde bireyde engellenmişlik duygusu yaratan
neden, yine bireyin gerçekçi olmayan
beklentilerinden doğar. Örneğin, kısa boylu olduğu
halde profesyonel basketbolcu olmak isteyen genç,
amacına ulaşamayınca kendini engellenme
duygusuna kaptırır.
Kişilik :
Bir insanı diğer insanlardan ayırıp kendine
özgü kılan bedensel, zihinsel ve ruhsal özelliklerinin
bütünüdür. Kişiliğin kökeninde, insanları
birbirlerinden ayıran duygu, düşünce ve
davranışlardaki benzerlik ve farklılıklar vardır.
Kleptomani(çalma hastalığı):
Hiçbir nesnel
gereksinme söz konusu olmadığı halde kişinin
çalma zorunluluğu duyması.
Klinik Psikolojisi:
Davranış bozukluklarının tanı
(teşhis) ve tedavileri ile ilgilenir. Zeka, kişilik, akıl
sağlığı sorunları olan, bu yüzden çevreye uyum
zorluğu çeken insanların tanı ve tedavisi için
teknikler geliştirir.
Klinik Yöntem :
Davranış bozukluklarının tanısı
(teşhisi) için uygulanan yöntemdir. Bu yöntem genel
olarak şu teknikleri kullanmayı gerektirir.
Kompülsiyon :
Davranışlarda ortaya çıkan
takıntılardır. Örneğin, yoldaki çizgilere, karelere
basarak yürümek kompülsif bir davranıştır.
Korelasyon(Bağıntı):
İki değişken arasındaki ilişki
miktarına korelasyon denir. Üç temel korelasyon
biçimi vardır.
Korelasyon Katsayısı:
+1, -1, 0 korelasyon
katsayıları tam ve mükemmel bağıntının ifadesidir.
Kritisizm(Eleştiricilik):
Kristizm, bilgi teorisine aklı
inceleyerek yaklaşmaya çalışır. Bunun için de bilgiyi
sağlamada aklın rolünü ve deneyin rolünü ayrı ayrı
ele alarak rasyonalizmle empirizmi uzlaştırmak
ister.
Kutsal:
Kişilerin, nesnelerin ya da yerlerin
yüceleştirilmesi ve değerlerinin
Tanrısallaştırılmasıdır.
Kültür :
İnsanlığın maddi ve manevi anlamda yapıp
ettiği her şeye kültür denir.
Kültürel Antropoloji:
Tarım, hayvancılık türleri gibi
kültürel özellikleri; inanç, gelenek, görenek gibi
kültürel kalıpları; araç, gereç, sanat ve bilgiler gibi
kültürel ürünleri konu edinir.
L
Laik Devlet:
Laik devlet yönetiminde dinsel kurum
ve kurallar dayanak alınmaz. Devlet, tüm din ve
mezheplerin ayin ve ibadetlerinin özgürce yerine
getirebilmelerinin güvencesidir.
Laiklik:
Toplumsal kurumların işleyiş ve
düzenlemelerinin dinsel kurallara dayanmadan
yapılmasına laiklik denir.
Lavirat:
Eşi ölen kadının, kocasının kardeşiyle
evlenmesidir. Bu evlilik biçiminde kadının
kocasından düşen mirası alıp baba evine gitmesi,
dul kadına toplumun iyi gözle bakmaması, kadının
aileden ayrılması durumunda çocuklardan ayrılması
ve kadının aileden ayrılması durumunda ailenin
sırlarını dışarıya duyurması kaygıları etken olmuştur.
M
Maliyet Enflasyonu:
Bir malın üretimi sırasındaki
girdilerin fiyatların yükselmesi malın fiyatını yükseltir.
Örneğin, üretim sırasında, hammadde girdilerinin,
işçilik masraflarının artması satış fiyatının artmasına
yol açar.
Manizm :
Doğaüstü ve gizli güçlerin bazı insanlarda
bulunduğuna inanılan din anlayışıdır.
Mantık :
Doğru bilgiye ulaşmak için düşünceler
arasındaki ilişki ve düzeni yöneten ilke ve yasaları
saptayan alan mantık (lojik) tır. Mantık doğru
düşünmenin kurallarını koyar, ilkelerini saptar. Bilgi
kuramı, bilginin objesi ile uygunluğunu
temellendirirken mantığın kural ve ilkelerine dayanır.
Mantık :
Doğru düşünmenin kurallarını koyan
disiplindir. Doğru düşünme, kendini akıl yürütmede,
verilen yargılardan sonuç çıkartmada gösterir. Yargı
(önerme) ve akıl yürütme (çıkarım) mantığın temel
kavramlarıdır. Yargının dayandığı doğru, bilgi
doğrusudur. “Şu kalem siyahtır.” yargısında, kalemle
onun siyah olup olmadığının uygunluğu bilgi doğrusu
ile saptanır. Yargılara dayanarak sonuç çıkartmak
ise mantık (akıl) doğrusudur.
Materyalizm :
Gerçekten var olan maddedir.
Düşünce ve ruh maddenin ürünüdür.
Materyalizm :
İdealizmin tam tersine düşünceyi
(ideayı) maddenin bir sonucu olarak görür. Madde
düşünceden bağımsız olarak vardır ve bütün
varlıklar maddeden türemiştir. İlk Çağ doğa
filozoflarından Demokritos’a göre, evrenin ana
maddesi maddi nitelikteki küçük atomlardır.
Düşünce ve ruhsal olaylar atomların boş mekandaki
hareketlerinin sonucudur. Epikuros da Demokritos
gibi “atom” u evrenin ana maddesi kabul eder. Yeni
Çağ materyalizminin öncülüğünü Thomas Hobbes
yapar. Hobbes, dünyadaki tüm olayları mekanik
hareketler çerçevesinde maddi hareketler olarak
görür. La Mettrie’ye göre ruhsal faaliyetlerin kaynağı
maddi bedendir. İnsan ve hayvan arasında mekanik
faaliyetler açısından özde bir fark yoktur. İnsan da
hayvan da birer makinedir. İnsan, doğa üstü bir
varlık tarafından yaratılmamıştır.
Matrilokal :
Aile, kadının evinde kuruluyorsa, bu evlilik
biçimi matrilokaldır. Erkek evlilik sonucu kadının
evine gelir ya da çocuklar kadının yanında kalırlar.
Anaerkil ailede de gördüğümüz gibi ilkel toplumlarda
erkek kadının ailesiyle oturmaz ama çocuklar
kadının yanında ve sorumluluğundadır.
Mazoşizm :
Kendine acı verdirerek cinsel doyum
sağlama tutkusu ve eylemi olarak kendini gösteren
bir cinsel sapıklık (paraphilia) tır. Bir kişilik bozukluğu
olarak da görülür. Freud’a göre kişinin yıkıcı ya da
yok edici eğilimlerini kendi benliğine yöneltmesi.
Meal :
Tercümeden biraz daha geniş olarak yapılan
çevirilerdir.
Meditasyon :
Beden üzerinde ruhsal denetim
sağlayarak gerginlikten ve kaygıdan kurtulmaya
meditasyon denir. Meditasyon sırasında kişi,
kasların gerginliğini, solunum gibi bedensel işlevleri
belirli ölçüde denetim altında tutar.
Mekan Algısı :
Gözleyenin, belirli bir nesnenin yön,
büyüklük, biçim, uzaklık gibi özellikleri üzerine duyu
organları yoluyla edindiği algıya denir.
Mekanik Zeka :
Araç, gereç ve makineleri yapıp
kullanmada kendini gösterir. Çocukluk yıllarında
kendini gösteren bu zeka, bozulan bir oyuncağı
tamir ederken, yap-boz türü oyuncaklarla uğraşırken
yoğun biçimde kullanılır.
Mekanizm :
Evrende her şey nedensellik ilkesine
göre oluşmuştur.
Metafizik:
Doğa üstü konuları ele alan, bunları akıl
yoluyla açıklamaya çalışan, evren ve insanla ilgili
kanıtlanması ve çürütülmesi mümkün olmayan
yorumlar getiren felsefe alanı metafiziktir.
Millet :
Belli bir toprak üzerinde yaşayan, ortak tarih
ve ülküleri benimseyen insanların oluşturduğu
topluma millet denir.
Monarşi :
Tek kişinin hakimiyetine dayanan devlet
şeklidir. Yasama, yürütme ve yargı yetkileri tek
kişide toplanır.
Monogami(tek eşle evlilik):
Bir kadının ya da
erkeğin aynı anda tek eşle evlilik yapmasıdır.
Dünyada en yaygın görülen evlilik biçimidir.
Monografi:
Aile, köy gibi küçük grupların ya da bir
örnek olayın tüm değişkenleriyle derinlemesine bir
şekilde incelenmesidir.
Monoteizm(Tek tanrıcılık):
Tek ve soyut bir tanrıya
inanılan din anlayışıdır. Müslümanlık ve Hıristiyanlık
gibi dinler Orta Çağ feodal toplumlarında doğup
yaygınlaşmıştır.
Moron(Debil-Ahmak):
Zeka bölümü yaklaşık 50 –
69 dolayında olanlardır. Okuma – yazma öğrenebilir,
basit matematik işlemleri yapabilirler. Soyut
düşünmenin gerekli olmadığı kolay işlerle
uğraşabilir, basit beceriler geliştirebilirler. Yaklaşık
10 – 12 yaşlarındaki çocukların davranışlarını
gösterirler.
N
Naturizm :
Doğal varlıkların ve olayların kutsallaştığı
din anlayışıdır. Tarımın insan yaşamında önem
kazanması ile tarımsal üretimi yöneten doğal olaylar
kutsallaşmıştır.
Negatif(Olumsuz)Korelasyon:
İki değişken
arasında biri artarken diğeri azalan ters orantılı bir
ilişki varsa korelasyon negatiftir.
Neolokal :
Evlilik sonucu kadın ve erkek kendi
ailelerinden ayrılarak ayrı bir yerde yeni bir aile
kurarlar.
Nevrotik Bozukluklar(Nevrozlar):
Kişiliğin ve
uyumun tümünü etkilemeyen, genellikle bunalım ve
beden işlevleri üzerine yakınmalarla kendini belli
eden ruhsal kaynaklı hastalıklardır.
Niceleme Mantığı :
Önermelerin niceleyicilerini de
(her, bazı) sembolleştirip niceleyicileri de dikkate
alarak denetlemeler yapan mantık alanı niceleme
mantığıdır. Niceleme mantığına yüklemler mantığı da
denir. Yüklemler mantığı önermeleri iç yapıları ile
sembolleştirir.
Nihilizm(Hiççilik):
Nihilizme göre hiçbir varlık
gerçekten var değildir ve varlığı var olan olarak kabul
eden görüşlere karşı çıkar. Ancak daha genel
bakıldığında nihilizm hiçbir değer ve kural tanımayan
bir görüştür ve toplumda düzeni sağlayan tüm
otoriteleri reddeder. Nihilizm bu biçimiyle siyasal
anlamda anarşizme temel oluşturur.
Normal davranış:
Belirli doğal ve toplumsal
ortamlarda, dıştan ve içten gelen belirli şiddet ve
süredeki uyaranlara, insanın alışılagelen, düzgün,
doğru, kurala uygun biçimde cevap verilmesi, tepki
göstermesidir.
Nötr Korelasyon:
İki değişken arasında hiçbir ilişki
olmamasıdır.
Nüfus Baskısı:
Geçim kaynaklarının insanca
yaşatacağı nüfusun üzerinde nüfus sayısına sahip
olan ülkelerde nüfus baskısı yaşanır. Nüfus baskısı
genelde nüfus patlaması sonucu yaşanır.
Nüfus Bileşimi :
Nüfusun yaşa, cinsiyete, eğitim
durumuna, sınıfsal konumuna göre oransal
dağılımına nüfus bileşimi denir. Nüfus bileşimi
toplumsal yaşamın anlaşılmasında önemli bir veri
olarak değerlendirilir.
Nüfus Hareketliliği :
Bir toplumda nüfusun tümünün
ya da bir kısmının ekonomik, siyasal, kültürel ve
coğrafi nedenlerle bir yerden bir yere göç etmesidir.
Nüfus hareketliliği sosyolojik olarak iç göçler ve dış
göçler biçiminde yaşanır.
Nüfus Patlaması :
Bir toplumda beslenme, barınma
ve sağlık sorunlarının çözülmesi sonucu çocuk ölüm
oranlarının düşmesi ve ortalama ömrün uzaması
nedeniyle nüfusun beklenenden fazla artmasına
nüfus patlaması denir.
Nüfus Yetersizliği :
Ülkede var olan ekonomik ve
doğal kaynakları işletecek kadar nüfus bulunmaması
nüfus yetersizliğine yol açar. Nüfus yetersizliği
yaşayan ülkeler doğurganlığı teşvik ederek ve başka
ülkelerden nüfus ithal ederek bu olumsuzluğa
çözüm ararlar.
O
Obsesyon :
Düşüncede ortaya çıkan takıntılardır.
Örneğin, bir annenin sürekli çocuğunun başına kötü
şeylerin geleceğini düşünmesi obsesyondur.
Oligarşi :
Hakimiyetin bir gruba veya bir sınıfa ait
olduğu devlet yönetim şekli.
Olumlu Transfer(pozitif transfer):
Önceki
örenilenlerin yeni öğrenmeyi olumlu yönde
etkilemesidir. Örneğin, bir otomobili kullanmayı
öğrenen bir kişi başka otomobilleri de kullanabilir.
Olumsuz Transfer(negatif transfer):
Önceki
öğrenilenlerin yeni öğrenmeleri olumsuz yönde
etkilemesidir. Örneğin daha önceden öğrenilmiş
yanlış yabancı dil bilgileri, konuyla ilgili öğrenmeleri
zorlaştırır.
Ontoloji :
Varlıkla ilgili sorunların tartışıldığı metafizik
alanı ontolojidir.
Otodeterminizm :
Determinizm ve indeterminizm
arasında uzlaşma sağlamaya çalışan görüştür.
Kant’ta ifadesini bulan bu görüşe göre, insan kendi
iradesi ile ahlak yasalarını özgürce belirler. Bu
nedenle ahlak yasaları insanın dışında konulan ve
uyulması istenen yasalar değildir. İnsan, kendi özgür
iradesiyle belirlediği genel geçer ahlak yasalarına
yine kendisi uyar.
Otokratik Devlet :
Yasama, yürütme, yargı güçlerini
kişi ya da kişiler kullanır. Otokratik devlette yönetici
ya da yöneticiler kararları yukardan alırlar ve halka
dayatırlar. Halkın yönetime katılma yetkisi ve hakkı
yoktur.
Ö
Öğretim :
Belli bir amaca ulaşabilmek için önceden
tespit edilen bilgilerin kişiye kazandırılmasına
öğretim denir.
Önerme :
Yargı bildiren deyişlere önerme denir.
Yargı ise iki fikir arasında ilişki kurmaktır. Önerme
doğru ya da yanlış gibi bir doğruluk değerine sahip
olmalıdır.
Ön Hazırlık :
Gözlemlerle ve yapılan ön
araştırmalarla konuyu tanımak ve betimlemektir.
P
Panteizm(Tüm tanrıcılık):
Panteizm, Tanrı ve
evreni bir gören, özdeş gören anlayıştır. Bu görüş,
Tanrı’yı doğanın dışında düşünmez.
Para :
Mal ve hizmetlerin fiyatını belirleyen değişim
aracı ve değer ölçüsü olarak kullanılan kıymetli kağıt
ya da madenlere para denir.
Paranoya :
Bu tür düşünce bozukluğu gösterenlerde
büyüklük, üstünlük, zenginlik, aşk, icat, keşif,
düşmanlık, kıskançlık gibi konularda gerçekle ilişkisi
olmayan düşünceler vardır. Hasta, halüsinasyon
görmez ancak; büyüklük, kötülük görme, aşık olma
gibi hayaller görür.
Parlamento :
Halkın oyu ile seçilen ve yasam
gücünü kullanan milletvekillerinin oluşturduğu
meclistir. Parlamentonun temel görevi yasa
yapmak, yasa değiştirmek, işlevini yitiren yasaları
yürürlükten kaldırmaktır. Bunun yanı sıra
parlamento, hükümetleri oluşturur ve çalışmalarını
denetler, yaptığı bütçe ile devletin parasını harcama
yetkisini hükümete verir.
Patrilokal :
Evlilik sonucu kadın erkeğin evine gelir ve
aile erkeğin evinde kurulur.
Peygamber:
Tanrı’nın, buyruklarını insanlara
iletmek üzere seçtiği kişidir.
Poligami(çok eşle evlilik):
Bir erkeğin birden çok
kadınla ya da bir kadının birden çok eşle aynı anda
evli olmasıdır.
Politeizm(Çok tanrıcılık):
Farklı dinlere inanan
grupların bir arada yaşaması sonucu oluşan tüm
toplumsal gruplarda site devletlerinde ağırlıklı olarak
görülür.
Pozitif(Olumlu)Korelasyon:
İki değişken arasında
birlikte artan ya da birlikte azalan doğru orantılı bir
ilişki varsa korelasyon pozitiftir.
Pozitivizm(Olguculuk):
Doğa bilimlerinin hızlı bir
biçimde geliştiği 19. yüzyılda doğmuştur.Felsefi
sistemler yaşadıkları çağın özelliklerinden
etkilenerek biçimlenir. Pozitivizm de 19. yüzyıla
damgasını vuran doğa bilimlerinden etkilenerek
doğmuştur. Pozitivizm ancak duyu verilerine ve
deneye dayanan olgusal dünyanın bilinebileceğini ve
bu bilgiye de bilim aracılığı ile ulaşılabileceğini
savunur.
Pragmatizm(Faydacılık):
Bilgiye fayda açısından
yaklaşan pragmatizm bir yaşam felsefesidir.
Amerika Birleşik Devletleri’nde doğan bu akım,
felsefi bir akım olmanın ötesinde geniş halk
kitlelerinin yaşam biçimine dönüşmüştür. Temeli
İlkçağ filozoflarından sofistlere kadar inen
pragmatizm bilgiyi faydaya dayandırır. Pragmatizme
göre, ne ki faydalıdır o bilgidir, ne ki bilgidir o
faydalıdır.
Problem Çözme:
Birçok durumda düşünme,
problem çözmeye yöneliktir. Kişinin bir amaca,
hedefe ulaşmaya çalışırken bir engellemeyle
karşılaşmasına ya da karşılaştığı zorluğu
aşamamasına problem denir. Problem çözümüne
yönelik olarak düşünmenin olabilmesi için öncelikle
karşılaşılan engelleme durumunun kişi tarafından
problem olarak algılanması gerekir.
Psikoloji:
İnsanların duyumsal (görme, tad alma,
vb.) duygusal, davranışsal, bilişsel (zihinsel)
özelliklerini inceler. Başka bir deyişle psikoloji insan
doğasını inceleyen bir bilimdir.
Psikoloji İllüzyon:
Ortamdaki uyarıcının bireyin kaygı
ve korkularına bağlı olarak yanlış algılanmasıdır.
Psikometrik Psikoloji:
Psikolojinin sonuçlarını
testler, anketler aracılığı ile sayısallaştırmak,
psikolojide kullanılmak üzere ölçüm araçlarının
geliştirilmesini sağlamak, böylece psikolojinin
sonuçlarını daha somut, açık, kısa bir biçimde ifade
etmek, psikometrinin konusuna girer.
R
Rasyonalizm(Akılcılık):
Rasyonalizme göre,
zorunlu, kesin ve genel geçer bilgilere ancak akılla
ulaşılır. O halde doğru bilginin kaynağı akıldır. Duyu
organlarının verileri geçici ve doğruluğu kesin
olmayan bilgilerdir ve bu verilere güvenilemez.
Felsefe evreni ve insanı kavrarken aklı kullanarak
doğru bilgilere ulaşabilir.
Realizm(Gerçekçilik):
Varlık vardır anlayışı
realizmdir. Realizm varlığın insan bilincinin dışında,
insan bilincinden bağımsız olarak var olduğunu
savunur. Realizmle ilgili bir başka tartışma konusu
da varlığın ne olduğu problemidir.
Refleks:
Dıştan gelen uyarıcılar karşısında aniden
gösterilen istem dışı tepkilere refleks denir.
Rehberlik ve Danışmanlık Psikolojisi:
Normal
yaşamda karşılaşılan sorun ve sıkıntıları, çevreye
uyum güçlüklerini ele alan psikoloji dalı rehberlik ve
danışmanlık psikolojisidir. Klinik psikoloji akıl
hastalığı düzeyindeki davranış bozukluklarını inceler.
Rehberlik ve danışma psikolojisi klinik
psikolojisinden farklı olarak normal sınırlar içinde
kalan sorunları ele alır.
Rekabet(Yarışma):
Piyasaya aynı malı süren
firmaların mücadelesidir.
Revalüasyon:
Bir devletin ulusal parasının yabancı
paralar ve altın karşısında değer kazanmasıdır.
Rüya :
Uykuda görülen görsel imgelerdir.
S
Sadizm :
Başkalarına eziyet etmek, acı çektirmek
tutkusu ve eylemi. Cinsellik de içerebilir. Bir cinsel
kimlik ve kişilik sapmasıdır.
Safsata(Sofizma):
Yanlış öncüllerden yanlış sonuç
çıkartmak ya da doğru öncüllerden kıyasın
kurallarına uymayarak yanlış sonuç çıkartmaktır.
Örnek : Bütün büyük futbolcular ünlüdür. Türkan
Şoray futbolcu değildir. O halde Türkan Şoray ünlü
değildir. Ya da, Az bulunan şeyler kıymetlidir. Kör at
az bulunur. O halde kör at kıymetlidir.
Sanat Bilgisi :
Sanatçı özne (sübje) nin, nesnel
dünyayı, estetik duygusu oluşturacak biçimde
kendinden bir şeyler katarak yeniden yaratmasıyla
sanat bilgisi oluşur.
Sayıştay :
Parlamento bütçe ile devlet adına para
harcama yetkisini hükümete verir. Sayıştay,
hükümetin bu paraları parlamentonun belirlediği
alanlara harcayıp harcamadığını parlamento adına
denetler.
Seçim :
Halkın belirli bir süre için kendini yönetecek
vekillerini seçmek üzere oy kullanmasına seçim
denir. Demokrasilerde seçimler gizli oy, açık sayım
ilkesine göre yapılır. Seçimler sonucu çoğunluğun
yönetim hakkı doğar. En çok oyu alan parti ya da
partiler iktidar olup kurdukları hükümet aracılığı ile
yürütme yetkisini kullanırken, diğer parti ya da
partiler muhalefet görevini üstlenerek hükümet
çalışmalarını denetler.
Septisizm(Kuşkuculuk,Şüphecilik):
Kuşkucu
Pyrhon (Piron), verilen her yargının çelişiği için de
güçlü nedenler olduğunu söyleyerek, hiçbir konuda
kesin yargıya varılamayacağını ileri sürer. Duyumcu
(Sensüalist) kuşkuculardan Sextus Empricus’a göre
doğru bilgi olanaksızdır. Çünkü; aynı şeyler farklı
insanlarda farklı etkiler yapar. Her insan duyu
bakımından farklı yaratılmıştır. Algılar, içinde
bulunduğumuz duruma göre değişir.
Sermaye:
Üretimin adedini ve kalitesini artıran
üretim araçları ve hammaddelerdir.
Sessiz Konuşma:
Düşünme işleminin imgelemede
olduğu gibi nesnelerin görüntüleriyle değil,
kavramların ve sözcüklerin zihinde
canlandırılmasıyla yapılmasıdır. Davranışçı ruh bilim
uzmanlarından olan Watson’a göre içimizden
söylediğimiz (o sözcüğü içimizden söylerken
farkında olmadan küçük kas hareketleri de yaparız)
bir sözcük başka bir sözcük için uyaran görevi
yapar ve bu işlem zincirleme olarak devam eder ve
düşünme gerçekleşir. Bir davranış bazen sözel
olarak düşünülemez motor alışkanlıkla “içsel
hareket” şeklinde zihnimizde canlandırılarak
düşünülür.
Simge:
Sözcüğün, aynı varlığa, durum ya da
eyleme işaret etmesidir.
Sistematik Gözlem:
Araştırmacının belirli teknikleri
kullanarak, gözlem ortamını denetim altına alarak
gözlem yapmasıdır. Sistematik gözlemde
araştırmacı, görüşme ve gözlem çizelgeleri
hazırlayabilir, soru kağıtları ve test gibi araçlardan
yararlanabilir.
Sivil Toplum :
Devlet otoritesi ve kurumları dışında
kendi hak ve özgürlüklerini savunabilen
örgütlenmelerdir.
Siyasal Parti:
Yurt ve ülke sorunlarını çözmek ve
devleti yönetmek için iktidara gelmek amacı ile
kurulan örgütlenmelere siyasal parti denir.
Sofizm:
Sofist felsefe İ.Ö. 5. yüzyılda, doğa
filozoflarına tepki olarak doğar. Sofistlere göre duyu
verileri insanlara göre değiştiğinden kesin bilgilere
ulaşmak olanaksızdır. Bu yüzden bilgi görelidir
(relatiftir). Protagoras’a göre insan her şeyin
ölçüsüdür. Gorgias ise “Hiçbir şey yoktur. Olsa bile
bilinemez. Bilinse bile başkasına aktarılamaz.”
diyerek doğru bilginin olanaksızlığını dile getirmiştir.
Sororat:
Erkeğin ölen eşinin kardeşiyle
evlenmesidir. Bu evlilikte de annesiz kalan
çocuklara en iyi teyzelerin bakabileceği mantığı
egemendir.
Sosyal Algı:
Bireyin içinde yaşadığı toplumun etkisi
ile kişi, nesne ya da durumları algılayıp tutumlar
oluşturmasına sosyal algı denir. Örneğin, bir genç
sempati duyduğu siyasal parti ile ilgili tutumunu
ailesinin etkisiyle oluşturabilir.
Sosyal Devlet:
Demokrasilerde devlet, yurttaşlarının
sosyal ve kültürel gereksinimlerini karşılamak
zorundadır. Devlet bu görevi yerine getirmek için
vergi alır, bütçeden bu etkinlikler için pay ayırır.
Sosyalist Devlet:
Üretim araçlarının mülkiyeti ve
kullanma hakkı kamu adına devletindir. Devlet,
üretimi kamu ihtiyaçlarını temel alarak planlar.
Sosyal Psikoloji:
Bireyin grup içinde değişen
davranışları ve grupların ortak davranışlara
yönelmelerini araştıran alana sosyal psikoloji denir.
Sosyal ve yasal engeller:
Bireyin amacına
ulaşmasını engelleyen toplumsal değerler ve
kanunlara sosyal ve yasal engeller denir.
Sosyal Zeka :
Toplumsal çevreye uyum sağlamada,
insanlarla iyi ilişkiler kurmada kendini gösterir.
Sosyal zekasını iyi kullanan bir insan çevresinde
sevilir, sayılır, lider özellikleri ile sivrilip insanları
etkiler.
Sosyoloji:
Toplumsal ilişkileri ve bu ilişkileri
düzenleyen devlet, eğitim, ekonomi, din, aile gibi
kurumların yapılarında ve görevlerinde (işlevlerinde)
meydana gelen değişmeleri somut koşulları içinde
inceleyen bilime sosyoloji denir.
Sosyometri:
Küçük gruplarda kimin kimden
hoşlanıp hoşlanmadığını saptamaya yarayan bir
tekniktir. Sosyometri küçük gruplarda yıldız ve itilen
kişileri saptamaya yarar. Testin sonuçlarından
yararlanarak grubun sosyogramı (ilişki haritası)
çıkartılır.
Soyutlama:
Gerçekte ve günlük yaşantıda
nesnelerden ayrılma özelliği olmayan nitelikleri
(zihinde) nesneden ayırarak düşünebilmeye
soyutlama denir.
Soyut Zeka:
Sembol kullanarak düşünme
yeteneğidir. Çocuklukta pek kendini göstermeyen bu
zeka, on iki yaş ve sonrasında ağırlıklı olarak kendini
gösterir.Soyut zeka, gerçekte var olmayan, ancak
var olanlar arasındaki ilişkilerden zihnin soyutlama
ve genelleme gücüyle elde ettiği sembollerle uğraşır.
Sözel Düşünme:
Küçük çocuklar sözcükleri
kullanmaya başlamadan önce kavramları
kullanmaya başlarlar. Örneğin “masa” sözcüğünden
önce masa kavramı çocuklarda oluşmuştur.
Konuşmaya başladıklarında ise yaptıkları şey daha
önceden öğrendikleri kavramlarla yetişkinlerin
kullandığı sözcükler arasında ilişki kurmaktır. Okul
eğitiminin başlamasıyla beraber kavramsal
düşünmenin sözel düşünmeye dönüşmesi hızlanır.
Stres :
Organizmanın uyumunu bozan her türlü dış
ve iç etkiye stres denir.
Sure :
İki veya daha fazla ayetin bir araya gelmesiyle
oluşan bölümlere sure adı verilir.
Ş
Şizofren:
Şizofreninin anlamı ruhsal yaşamda
bölünme, parçalanma, yarılmadır. Bu durum,
hastanın gerçeklikle olan bağlantısını bozar.
T
Talep(İstem):
Alıcıların bir malı isteme derecesidir.
Talep Enflasyonu :
Bir mal ya da hizmetin arzı az,
talebi çoksa malın fiyatı yükselir.
Tanıma :
Bir uyarıcının, önceden görülüp
görülmediğine karar verilmesidir.
Tanrı :
Evrende öncesiz ve sonrasız olarak var olan
ve her şeyi yaratan yüce varlıktır.
Taoizm :
Nihilizmin bir başka biçimi de İlk Çağda
Çin’de görülen taoizm’dir. Lao-Tse’nin kurduğu
taoculuk, gerçeğin tüm çeşitliliğine karşın “bir” (Tao)
olduğunu ve bunun adının, biçiminin, maddesinin,
görüntüsünün olmadığını savunur. Aldatıcı olan
dünya varlıktan yoksundur.
Tasavvuf :
Tasavvuf, insanın sezgi yoluyla, ibadet
yoluyla kendinden geçerek Tanrı’ya erişmesinin ve
onla bütünleşmesinin yollarını gösteren bir öğretidir.
Tasavvufa göre insan Tanrı’ya akıl yoluyla değil,
gönül yoluyla ulaşır. Bu yüzden tasavvuf insanın
dinsel anlamda nasıl yaşamasını işaret eden bir
yaşam felsefesidir.
Tefsir :
Kur’an’daki ayetleri en geniş yorumlayan
bilim dalıdır. Bu işle uğraşanlara Müfessir adı verilir.
Teizm:
Evreni ve insanı yaratan öncesiz ve sonsuz
bir Tanrı’nın varlığını kabul edip, Tanrı’nın aynı
zamanda dünya ile sürekli ilişki içinde olduğunu
kabul eden görüş Teizm’dir. Teizme göre Tanrı
dünya ile ilişkisini dinler aracılığı ile kurar.
Tek(Üniter)Devlet :
Devletin egemenlik hakkını
kullandığı tüm sınırlar içinde aynı yasalar geçerlidir.
Teknik Bilgi :
İnsanların yaşamlarını kolaylaştıran
araç ve gereçlerin yapılmasının bilgisi teknik bilgidir.
Teknoloji :
Üretim araçlarının gücünü ve etkinliğini
artırmak için bilimsel buluşların araç ve gereçlere
uygulanmasıdır.
Teokratik Devlet :
Teokratik devlette yasama,
yürütme, yargı yetkilerinin kaynağı tanrı, din ve kutsal
kitaptır. Teokratik devlette tüm düzenlemeler dinsel
normlara uygun olarak yapılır.
Teoloji :
Evrende olup biten her şeyi tanrıya
bağlayan görüştür.
Teoloji (erekbilim) :
Evren bir ereğe göre
oluşmuştur. Genelde, Tanrı’nın evreni bilinçli ve
planlı bir biçimde yarattığını savunan bir görüştür.
Tepki :
Organizmanın uyarımlara verdiği yanıttır.
Test :
Birden fazla insanın davranışlarını
karşılaştırmak amacı ile uygulanan sistematik ölçme
tekniğidir. Sözlü ya da yazılı olabilen testler zeka,
yetenek, kişilik, bilgi, ilgi gibi özellikleri ölçmek için
kullanılır.
Toplu(Federal)Devlet:
Devletin yasal
egemenliğinin bölgelere göre değiştiği ancak tüm
bölgeler için geçerli merkezi yasaların da olduğu
devlettir. Devlet içinde yer alan devletçikler (federe
devletler) kendi yasalarını kendileri yaparlar. Ancak
tüm devletçikler ulusal savunma, dış ticaret, dış
politika gibi konularda merkezi devlete bağlıdırlar.
Toplumsal değer yargıları :
Toplumun düşünce ve
inanışları mal ve hizmetlerin değerlerinin
belirlenmesinde etkili olur. Örneğin; Domuz etinin
Müslüman toplumlarda ekonomik değeri yoktur.
Toplumsal Güdüler:
İnsanların toplumsal
gereksinimlerinin giderilmesine yönelik güdülerdir.
Toplumsal Hareketlilik :
Toplumsal tabakalar
arasındaki geçişkenliğe toplumsal hareketlilik denir.
Toplumsal Kategoriler :
Belli özellikleri bakımından
bir arada düşünülen insan topluluğuna kategori
denir.
Toplumsal Kontrol Mekanizmaları :
Toplumda
düzeni sağlayan kuralların, toplumda yer alan birey
ve grupları, ortak değer, inanç ve ölçülere uymaya
zorlamasıdır.
Toplumsal Kurum :
Toplumun gereksinmelerinden
doğan, toplumsal yapıda yer alan norm ve değerleri
korumak açısından zorunlu, nispeten sürekli
örgütlenmelere toplumsal kurum denir.
Toplumsallaşma (Sosyalleşme) :
Biyolojik varlık
olarak dünyaya gelen insanın, toplumun değerlerini
öğrenmesi sürecine toplumsallaşma (sosyalleşme)
denir.
Toplumsal Olay :
İnsanlar arası ilişkilerden doğan,
bir defada olup biten yeri ve zamanı belli toplumsal
oluşumlara toplumsal olay denir. Örneğin, Ahmet ile
Ayşe’nin evlenmesi, Türkiye’deki 1974 genel seçimi
birer toplumsal olaydır.
Toplumsal Olgu :
Toplumsal olayların tekrar
etmesiyle doğan, mekandan ve zamandan bağımsız
kavramlardır. Örneğin, Ahmet ise Ayşe’nin
evlenmesi bir toplumsal olayken evlilik bir toplumsal
olgudur. Türkiye’deki 1974 genel seçimi bir
toplumsal olayken seçim bir toplumsal olgudur.
Toplumsal Prestij :
Bireyin statülerine toplumun
verdiği değere prestij denir. Prestij kavramı,
toplumdan topluma ve aynı toplumda zaman
içerisinde değişen dinamik bir kavramdır. Örneğin,
Cumhuriyetin kuruluş yıllarında öğretmenlerin prestiji
(saygınlığı) yüksekken, günümüzde işletme, maliye,
bankacılık gibi meslek gruplarının prestiji artmıştır.
Toplumsal Rol :
Toplumun, belirli toplumsal
statülerdeki kişilerden, yapmalarını beklediği
davranışlara toplumsal rol denir. Örneğin toplum,
doktorlardan, giyimlerinden hastalarıyla ilişkilerine
varıncaya kadar belirli davranışlar bekler. Toplumun
bireyden beklediği rollerle, bireyin gerçekleştirdiği
roller arasında farklılıklar gözlenebilir. Farklı
statülerin birbirleriyle olan ilişkileri rol pekişmesine
ya da rol çatışmasına neden olabilmektedir.
Toplumsal Statü :
Bireyin toplum içinde işgal ettiği
mevkie (konum) statü denir. Başka bir deyişle statü,
bireye toplum içinde hak ve sorumluluklar yükleyen
konumdur (mevkidir). Birey toplum içerisinde birçok
statüye sahiptir. Örneğin sizler; öğrenci, kardeş,
dayı, amca, arkadaş, yurttaş statülerinden bir kaçına
ya da hepsine sahip olabilirsiniz.
Toplumsal Tabakalaşma:
Toplumda yer alan sınıf
ve tabakaların, toplumsal hiyerarşide alt, orta, üst
diye derecelendirilmesidir.
Toplumsal Yapı:
Toplum, üyeleri arasında iş birliği
bulunan ve bu işbirliğini denetleyen kuralların
bulunduğu; coğrafi bir yeri ve ortak kültür olan; çok
ya da az ölçüde kurumlaşmış ilişkiler bütünüdür.
Toplumsal Yığın :
Aynı mekanı paylaşmalarına
karşın aralarında karşılıklı ilişkiler bulunmayan insan
birikimleridir.
Totemizm :
Kutsal sayılan bitki ve hayvanlara tapılan
din anlayışıdır. Ağırlıklı olarak ilkel toplumlarda
görülür.
Trafik:
Yayaların, hayvanların ve araçların karayolları
üzerindeki hal ve hareketlerine trafik denir.
Transfer :
Önceki öğrenilenlerin yeni öğrenmeleri
etkilemesine transfer denir.
Tüketim :
Mal ve hizmetlerin ihtiyaçlarını gidermek
amacıyla kullanılmasıdır. Tüketim, bireylerin gelir
düzeyi ile doğru orantılı fiyatlarla ters orantılıdır. Gelir
düzeyi arttıkça tüketim artar; fiyatlar arttıkça tüketim
azalır. Gelirin tüketilmeyen bölümüne ise tasarruf
denir.
Tüketim malı :
İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak
üzere doğrudan kullandıkları mallardır. Kısa sürede
kullanıp yok ettiğimiz mallar dayanıksız tüketim malı,
uzun süreli kullanıp eskittiğimiz mallar dayanıklı
tüketim malıdır.
Tümden gelim:
Genel yargılardan özel bir olayın ya
da nesnenin bilgisinin çıkartılmasıdır.
Tümdengelim(Dedüksiyon:
Zihnin genel
yargılardan özel sonuçlar çıkarmasıdır. Örnek :
Bütün madenler ısınınca genleşir. “Demir
madendir.” O halde, demir ısınınca genleşir.
Tümdengelimin doğruluk değeri kesindir. Çünkü
bütün doğru ise parça da doğru olmak zorundadır.
“Bütün madenler ısınınca genleşir.” “Demir ısınınca
genleşir.” Tümdengelim, mantık doğrusunun açık bir
örneğidir.
Tümevarım:
Gözlemlerden, tek tek olaylardan ya da
nesnelerden yola çıkarak genel yargılara ulaşmaktır.
Tümevarım(Endüsksiyon):
Zihnin tek tek olgularla
ilgili yargılardan hareket ederek genel sonuçlara
ulaşmasıdır. Örnek : “Ali, Ayşe, John, Brigitte
insandır ve ölümlüdür.” O halde, bütün insanlar,
ölümlüdür. Tümevarımın doğruluk değeri olasılıklıdır.
Yukarıdaki örnekte sonuç doğru olduğu halde, “Ali,
Ayşe, John, Brigitte insandır ve sarı saçlıdır.” “ O
halde, bütün insanlar sarı saçlıdır akıl yürütmesinde
sonuç yanlıştır.”
Tür:
Cinsin altında sıralanan şeylerdir. Gerçeklikleri
farklı olan şeylere “bunlar nedir?”, diye sorulduğunda
alınan yanıt türü gösterir. Cinsle karşılaştırıldığında
içlemi çok olan şeyler türdür.
U
Unutma :
Önceden kazanılan bilgi ve becerilerin
bellekteki izlerinin zamanla aşınması ya da
silinmesidir.
Uyarıcı(uyaran):
Organizmayı etkileyen nesne,
fiziksel güç ya da olayları anlatır.
Uyarım :
İç ve dış çevreden gelen, duyu organları
tarafından alınabilecek şiddette olan uyarıcıların
organizmayı etkilemesidir.
Uzun Süreli Bellek:
Uzun süreli belleğe alınan bilgi
uzun zaman aralığında hatırda tutulur, unutulmaz.
Bu zaman aralığı 30 saniyeden başlayarak
organizmanın tüm yaşamı boyunca sürebilir.
Cumhuriyet ne zaman kuruldu sorusuna, 29 Ekim
1923 dediğinizde bu bilginiz uzun süreli bellekten
gelmektedir.
Ü
Ülke :
Devletin egemenlik hakkını kullandığı sınırları
belirli toprak parçasıdır.
Üretim :
Mal ve hizmetlerin fayda sağlamak amacı
ile biçiminin, yerinin ve adedinin değiştirilmesine
üretim denir. Örneğin, fayda sağlamak amacı ile
buğday tohumunu ekip büyüterek çok sayıda
buğday elde etmek, buğdayın biçimini değiştirip un
ve ekmek haline dönüştürmek, ekmeği fırından alıp
satmak amacı ile pazara (bakkala, markete)
taşımak birer üretim faaliyetidir.
Üretim malı :
Doğrudan tüketilmeyip bir başka
tüketim malının elde edilmesine yarayan mallardır.
Başka malları elde ederken kullanılan araç ve
gereçler yani üretim araçları dayanıklı üretim malları,
başka malları elde ederken kullanılan ham maddeler
dayanıksız üretim mallarıdır.
Üst Eşik :
Duyu organlarının bir uyarıcıyı
duyumsamasının kaybolduğu en yüksek şiddettir.
Ütopyalar :
Hiçbir yerde var olmayan, ideal düzeni
düşüncede tasarlayan devlet anlayışları ütopik devlet
anlayışlarıdır.
Vak'a incelemeleri bir insanla ilgili
ya da bazı olguların belirli anlarıyla ilgili yoğun
incelemelerdir. Örneğin, Televizyonda gösterilen
şiddet filmlerinin saldırgan davranışları
özendirmesiyle ilgili bir vak'a incelemesinde, hava
korsanlığını konu alan bir filmin etkileri incelenmiştir.
Varlık Fenomendir(Fenomenoloji):
Varlığı görüngü
(fenomen) olarak kabul eden görüş görüngübilim
(fenomenoloji) dir. Fenomenolojinin kurucusu
Edmund Husserl, fenomenlerin duyu verileri ile
bilinemeyeceğini fenomenlerin özünün öznede
kavranabileceğini savunarak idealizme yakınlaşan
bir metafizik geliştirir.
Varlık İdeadır(İdealizm):
Varlığın idea (düşünce)
türünden olduğunu ve her türlü gerçekliğin
düşünceden kaynaklandığını savunan görüş
idealizmdir.
Varoluşçuluk(Egzistansiyalizm):
Varoluşçuluk,
insanın yaşamını kendisinin kurması açısından
özgür olduğunu savunur. Kierkegaard, Heiddegger,
Jaspers ve Sartre’a göre, insan, kendi varoluşunu
kendisi yaratır. Bir bıçak, önce zihinde tasarlanır,
sonra yapılır. Bıçak için özgür seçim yoktur. Sadece
insan, değerlerini kendisi yaratır ve özgür iradesi ile
yolunu seçer. O halde, insanın “varlık” ı, “öz” ünden
önce gelir. İnsan ahlaki olarak “varlık” ı, “öz” ünden
önce gelir. İnsan ahlaki olarak “iyi” ve “kötü” nün
ölçütünü topluma göre değil kendi öz iradesi ile
belirlemelidir. Bu nedenle evrensel bir ahlak
yasasından söz edilemez.
Varoluşçu Tedavi:
Varoluşçu terapide insanlar,
toplum tarafından kişiliksizleştirilmiş, yaşamlarının
anlamını yitirmiş ve yabancılaşmış olarak kabul
edilirler. Varoluşçu terapi, hastalarının varoluşun
anlamını keşfetmelerine ve yaşam, ölüm, özgür
irade gibi büyük sorularla cesaretle
yüzleşebilmelerine yardım etmeye çalışır. Varoluşçu
terapistler, insanların yaşamlarının geçmiş
yaşantılarınca mutlak olarak belirlenmediğine ve
insanların kendi kaderlerini belirleme şanslarının
olduğuna inanırlar.
Varsayım(Hipotez):
Gözlem ve ön araştırma
sonuçlarına dayanarak oluşan yargıyı geçici bir iddia
olarak ileri sürmektir.
Y
Yadsıma(İnkar):
Bireyde aşırı kaygıyı uyandıracak
olan dış gerçekliğin yok sayılmasına yadsıma denir.
Örneğin, ölümcül bir hastalığa yakalanmış bir
çocuğun anne ve babası, tanıdan ve beklenen
sonuçtan tamamıyla haberdar olmalarına karşın, bir
şeylerin kötü gittiğini kabul etmezler.
Yansıtma:
Kişinin, benliğini tehdit eden
yetersizliklerini, suçluluk duygularını başkalarına
yüklemesine yansıtma denir.
Yaratıcı Problem Çözme:
Karşılaşılan sorunlara
alışılmışın dışında, orijinal çözüm yollarının
bulunmasına yaratıcı düşünme denir. Yaratıcı
düşünmede akıl yürütmeye ek olarak hayal kurma
da (imgeleme) kullanılır.
Yargıtay(Temyiz):
Bağımsız mahkemelerin
yargılamalarının sonucunda aldıkları kararların
yasalara uygunluğunu denetler.
Yasa:
Bireylerin toplum içindeki eylem ve
davranışlarını düzenleyen yazılı hukuk kurallarıdır.
Yetersiz Uyarılma:
Organizmanın alıştığı düzeyin
altında uyarıcı ile karşı karşıya kalması sonucu
fizyolojik ve psikolojik anlamda çevreye uyum
gücünü yitirmesidir.
Yüce :
Tanrı’ya verilen en üstün sıfattır.
Yüceltme :
Cinsellik ve saldırganlık gibi ilkel
nitelikteki eğilim ve isteklerin doğal amaçlarından
çevrilerek, toplumca beğenilen etkinliklere
dönüştürülmesidir. Örneğin, birey saldırganlık
eğilimini boksör olarak doyurabilir.
Z
Zaman Algısı :
Yaşadığımız zaman diliminin içinde
bulunduğumuz duruma göre, olduğundan daha
uzun ya da kısa algılanmasıdır.
Zeka :
Bireyin, gerek sorunları çözerken gerek
çevreye uyum sağlarken var olan tüm yetenek ve
becerilerini kullanması ile ortaya çıkan düzeydir.
Örneğin, bir öğrenci bir matematik problemini çok
kısa sürede çözerken bir başkası çok uzun sürede
çözebilir. Bir başkası ise problemi çözemeyebilir.
Zihinsel Kurgu :
Karşılaşılan problemlere hep aynı
davranış kalıplarıyla, yöntemlerle çözüm aranması.
Zihinsel Tutum ve Kültürel Ortam :
Kültürel ortamın
yarattığı zihinsel tutum, nesne ya da olayların
algılanmasını etkiler.