Mut M.Ö. 2000 yıllarında ilk yerleşimlerin başladığı tahmin edilen bir ilçedir.Dağlık ve ovalık Kilikya olarak iki bölüme ayrılan Kilikya'nın Dağlık bölümünde,tarihte çok önemli olaylara sahne olmuş Sertavul geçidinin hemen güney ağzında kurulmuştur.Bir süre Venedikli ve Kilikyalı korsanlar tarafından elden ele geçtiği,sonrasında Roma hükümetince burada uzun süreli bir hakimiyet sağlandığı söylenir. Mut ve çevresindeki Toros Dağlarının M.S. 700-800 yıllarından itibaren Orta Asyadan kopup gelen Yörük boylarına da ev sahipliği yaptığı bildirilir. Ancak bu yıllardan sonra bölgede kurulan ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki çoğu ili de kapsayacak şekilde hakimiyetini sürdüren Kilikya Ermeni Prensliğinin de 1375 yılına kadar varlığını devam ettirdiği bilinmektedir. Hâtta Toros Dağlarının adının bu prensliğin başında bulunan Thoros isimli prenslerden geldiği de ileri sürülür.
Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat zamanında Karamanoğulları beyliğinin kurucusu olan Nur-e Sofi hazretleri, bölgeden Ermenileri 1228 yılında kovarak Ermenek,Mut,Gülnar ve daha sonra da Silifkeyi hakimiyeti altına almıştır.Bölgenin Karamanoğlu beyliğinin eline geçmesinden sonra, Karamanoğulları Mut ve çevresini mamur etmişlerdir. Karamanoğlu Mesut bey zamanında Mut,5 sene Beyliğe başkentlik yapmıştır. La'al Paşa Camii, Kızılminare ve bazı başka yapıların Karamanoğulları zamanında yapıldığı bilinmektedir.
1483 yılı yazında Kasım Bey yanında üç oğlu, otuz yiğit beyi ile Kestel (Dağpazarı) yaylasına gelir. Koyunlar kesilir, kavurmalar, pilavlar, helvalar pişirilir, şerbetler ezilir. Bu ziyafet sırasında Hocantı oğlu zehiri gizlice şerbete katar. Şerbeti içenler Kasım Bey'le beraber otuz dört kişi birden ölürler.(1483)
Kasım Bey'den sonra Karamanlılar' ın bazı çırpınışları oldu ise de devlet olabilme özelliği taşımıyor. 1502 Yılından sonra Karamanlılar'ın topluca doğuya (İran'a) göçmeleriyle Karaman toprakları da tamamen Osmanlılar eline geçer.
Mut ilçesi Karaman-Mersin karayolu üzerinde Mersine bağlı,Toros dağlarının güney yamaçlarında kurulmuş yaklaşık 37 bin nüfuslu bir ilçedir. Ne zaman kurulduğuna dair bulgular bizi M.Ö. 2000 yıllarına kadar götürür. Yapılan arkeolojik kazılarda bu tarihe kadar uzanan bulgulara rastlanmıştır. Tarih boyunca pek çok uygarlığa ev sahipliği yaptığı bilinen ilçe en parlak günlerini Bizanslılar döneminde yaşamıştır.
İlçenin hemen her yerinde eski yaşamlara ait kalıntılara rastlamak mümkündür. Bugün ayakta kalabilmiş ve gezilmeye değer belli başlı yapılar arasında Alahan Manastırı ve Dağpazarı kilisesi, Mut Kalesi, Mavga Kalesi, Taş Han, La'al Paşa Camii ve Dağ camii başta gelir. Bunun dışında Toros dağlarının muhteşem doğasını tadacak ve doğa harikası güzellikleri görüp gezebileceğiniz bir ilçedir.
Bu doğa harikası güzellikler içinde yakın zamanda tabiat anıtı olarak ünvan almış Yerköprü, Kırkpınar, Sason Kanyonu, Karaeşki, SİT alanı olarak barındırdığı dağ keçileri ile av turizmine de hizmet eden Kestel kanyonu ve bakmaya doyamayacağınız Göksu vadisi en başta gelenleridir. Göksu ırmağını besleyen çok sayıda irili ufaklı akarsu tam bu yörede Göksu'ya karıştığından bunların oluşturduğu vadiler ve kanyonlar ile doğal güzelliklerini sergiliyorlar.
17. Yüzyılda yaşamış Ünlü Halk Ozanı Karacaoğlan'ın mezarı Mut'tadır. İlçeye bağlı Çukur (Karacaoğlan) köyünde, ozanın mezarının olduğu yere Kültür bakanlığı tarafından bir anıt yaptırılmıştır. Oldukça engebeli bir arazi yapısına sahip olan ilçede halkın büyük çoğunluğu hakim olan yörük kültürünün de etkisiyle tarım ve hayvancılıkla uğraşır.En önemli tarım ürünleri Zeytin ve Kayısıdır. Dünyada ilk turfanda kayısının üretildiği ve piyasaya çıktığı yer olarak ünlenmiştir. Her yıl Haziran ayının ilk haftasında çeşitli sanatçıların katıldığı Kayısı Festivali düzenlenmektedir.